Sepetiniz şu anda boş!
Terk edilmiş bir geçidin dokusunda yankılanan zamanın izlerini taşıyan bu siyah-beyaz kompozisyon, izleyiciyi geçmişin sessizliğine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Solmuş duvarlar, çatlamış sıvalar ve dar taş merdivenler; mekânın bir zamanlar canlı bir hikâyeye sahip olduğunu fısıldıyor. Kompozisyonun merkezine yerleştirilen küçük bir azize figürü, kutsallığın ve insan inancının zamana nasıl direndiğini gözler önüne seriyor.
Işık ve gölgenin dramatik karşıtlığı, izleyiciyi yalnızca görsel olarak değil, duygusal olarak da içine çeken bir atmosfer yaratıyor. Bu fotoğraf, belirsiz bir geçişin, hem fiziksel hem ruhsal bir sınırın ifadesi haline geliyor.
Sanatçı, geçmişin yıpranmış dokusunu yücelterek boşluk, bekleyiş ve dua gibi evrensel temaları işlerken; her detayla izleyiciye şu soruyu sorduruyor:
“Zaman sadece ilerler mi, yoksa bir yerde durup bizi bekler mi?”
Değerlendirme yazabilmek için oturum açmalısınız.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.